Yaşam

Pek çok korku filmine konu olan hayaletlerin bilimsel bir açıklaması var mı?

Çoğu kaygı filminin ana teması olan hayaletler ve doğaüstü olaylar pek çok kişinin ilgisini çeker. Psikologlar ve bilim adamları bunu açıklamaya çalışsalar da bazı test ve deneylerle bu tür olaylara anlam vermeye çalışırlar. Peki hayaletler için bilimsel bir açıklama var mı? birlikte bakalım…

Kaynak:https://www.snexplores.org/article/sc…

Bildiğiniz gibi hayaletler ve metafizik varlıklar birden çok kaygının sinemasının ana teması olarak bilinir.

Bazı insanlar hayaletleri enerjik varlıklar olarak tanımlarken, diğerleri hayaletlerin gerçek varlıklar olduğuna inanır.

Peki bilim hayaletler hakkında ne diyor?

Birçok batı mitolojisinde ve kültüründe, bir hayalet veya ruh, dünyayla etkileşime giren ölmüş bir kişidir.

İnanışa göre hayaletler fısıldar ve vızıldar. Bazen bir gölge şeklinde veya şeffaf bir figür olarak tasvir edilmiştir.

ABD’de 2018’de yapılan bir ankette, insanların %58’i evlerin periler veya ruhlar tarafından ele geçirilebileceği konusunda hemfikirdi.

Sinemalarda kamera veya birçok ekipmanla hayaletlerin kaydedilebileceği düşünülse de bu yeterli bir kanıt değildir. İnsanlar hissettiklerini ispatlamaya ve bu tür olayları ispatlamaya çalışsalar da birçok araştırma duyu organlarımıza her zaman güvenmediğimizi gösteriyor.

Halk arasında kabus olarak bilinen gözleri açık rüya görmek hayaletlerle ilişkilendirilebilir mi?

Bilim bu duruma uyku felci diyor. Bu, kişinin uyanık olmasına rağmen felçli ve donmuş hissetmesine neden olur. Ayrıca kişi o esnada etrafta olmayan bir canlı ya da silüet görebilir. Bunlar tamamen halüsinasyonlar.

Kabus gören insanlar bile bu yaratıkların üzerlerinde yürüdüğünü ve oturduğunu bildirmiştir.

Uyku felci, beyin uykuya dalma ve uyanma sürecini karıştırdığında ortaya çıkar. Genellikle tamamen uyuduktan sonra rüya görmeye başlasak da, gözler açıkken vücut tam olarak uyanmadığı için rüya da görebilir. Doktorlar bu durumu ‘gözleri açık rüya görmek’ olarak tanımlarlar.

Hiç bilinmeyenden sesler duydunuz mu?

Uyku felci sırasında gördüklerinizi görmek için uyumanıza gerek yok. Telefonunuzun birdenbire titrediğini, ancak hiçbir bildirimin gelmediğini hiç deneyimlediniz mi? Hiç kimse yokken birinin senin adını söylediğini duydun mu?

Bu tür yanlış algılamalar halüsinasyon olarak kabul edilir.

Dünyadan gelen bilgiler sizi karışık sinyallerle bombardımana tutar. Gözler renkleri algılar, kulaklar sesleri algılar. Beyin bu karmaşık süreci anlamlandırmak için çalışır. Bu nedenle anlamsız görünen bazı şeylerde bile anlam bulmaya çalışır.

Örneğin bu fotoğrafa baktığınızda üç yüz görebilirsiniz.

Bulutlara baktığınızda tavşanları, gemileri ve yüzleri görebilirsiniz. Bunun nedeni, beynin gelen sinyalleri dikkatlice seçmesi ve yorumlamasıdır. Beynimiz tüm sinyalleri doğrudan alsaydı muhtemelen çok yıpranırdı desek yanlış olmaz!

Daha da açıklamak gerekirse, orada gördüğünüz yüz aslında gerçek hayatta yok.

Aslında orada gördüğünüz, beynin gördüklerini en yakın nesne veya nesneyle karşılaştırdığı bir fotoğraftır. Bunlara ek olarak rastgele bir müziğin sözlerini yanlış duysanız bile beyniniz bu kelimeleri kendi kendine düzeltecektir.

Beynimiz bazen bize oyunlar oynayabilir. Örneğin, ortamda olmayan bir şeyi gözümüzle görebiliriz ya da orada olan bir şeyi gözden kaçırabiliriz.

Örneğin bu videoyu izlerken beyaz gömlekli oyuncuların birbirlerine kaç kez top attığını saymaya çalışın.

Sayarken görüntünün ortasında beliren gorili gördünüz mü? İzleyicilerin çoğu o gorili görmüyor bile!

Psikolog Christopher French’e göre hafıza, video kaydı gibi değildir. Sadece neye dikkat ettiğimizi hatırlıyoruz. Bu nedenle bazı insanlar görmek istediklerini görür ve algılamak istediklerini algılarlar. Bu nedenle paranormal sayılan olayların birçoğu aslında ‘algıda seçicilikten’ ibaret olabilir.

Seçici algıya ek olarak, herkes uyku felci, halüsinasyonlar ve seçici algı yaşayabilir.

Son yıllarda psikolog Philip Tyson, paranormal inançları üzerine araştırma yapmaları için 687 öğrenciyi işe aldı. Paranormal olaylarla ilgili sorular soruldu.

Deneyin amacı, analitik zekanın paranormal olaylarla bir ilgisi olup olmadığını anlamaktı.

Bu nedenle bu öğrencilere ‘ölülerle iletişim kurulabilir’, ‘zihniniz ya da ruhunuz bedeninizi terk edip seyahat edebilir’ argümanları sunuldu. Bu süreçte bu öğrencilerin sınav notları da kontrol edilmiştir.

Sınav puanı düşük olan öğrencilerin paranormal olaylara inanma olasılıklarının daha yüksek olduğu belirlendi.

Paranormal inançlar, bilim adamlarının arasında bile varlığını sürdürüyor. Psikologlar da bunun büyük bir sorun olduğunu düşünüyor. Hayaletlerle ilgili ürkütücü bir hikayenin gerçek mi yoksa uydurma mı olduğunu anlayamıyorsanız, psikolog Tyson gelecekte reklamlara veya sahte haberlere aldanabileceğinizi söylüyor.

Ne diyelim… Yorum sizde!

korkuthaber.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu