Haber

Türkiye ellerini kaybediyor

Bahar Göçer*

Geçtiğimiz günlerde Halk TV’de yayınlanan ‘Türkiye Aklını Kaybediyor’ haber programı beni derinden etkiledi. İzlediğimde bir farkındalık yarattı ve beni düşündürdü. Ben de onlara karşı acı ve kırgınlık hissettim. Üniversite mezunları, akademisyenler, beyaz yakalılar ve benzerleri ülkelerinde uygun iş bulamadıkları, bilimsel çalışmalarını sürdüremedikleri, birikimlerini değerlendiremedikleri ve kendilerini yaratamadıkları için yurt dışına çıkmak zorunda kaldılar.

Her ne kadar eğitimi sevmesek de Türkiye’de nitelikli insanlar yetişiyor ve bunların arasında önemli derecede üretken ve yaratıcı olanlar var. Yurt dışına gidenlerin bir kısmı mevcut potansiyellerini kullanamayıp uzmanlık alanları dışında işlerde çalışıp potansiyellerini boşa harcamaktadırlar. Diğer kısmı ise kendi alanlarındaki üretim sektörüydü, hatta bazıları yeni keşifler yapmış, hatta uluslararası bilim literatürüne adını yazdırmayı başarmıştı.

Elbette bu kişilerin yurtdışına çıkma nedenleri sadece ekonomi ve ticaret değil, daha geniş bir bağlama dayanıyor. Türkiye’de laikliğin zayıfladığı, demokrasinin zayıfladığı, kültürel çeşitliliğin azaldığı bir ortamda, keyif alamadıkları ve kendi hayatlarından emin olamadıkları için yurt dışına gittiler. Kültürel olarak kendilerini rahat hissedecekleri ülkelerde yaşamayı tercih ettiler. Bu insanlar ülkelerinin geleceğine damga vururken, ana dilleri ve vatanları olmayan topraklarda var olmaya çalıştılar.

MAVİ YAKALI ÇALIŞANLAR YURT DIŞINA DA GİDİYOR

Ancak bu yazının odak noktası, kendi ülkelerinde bulamadıkları fiyat, huzur ve ekonomik garantiyi aramak için yurtdışına giden beyaz yakalı işçiler değildir. Yurt dışına çıkanlar ya da yurt dışına çıkmayı düşünenler sadece beyaz yakalı çalışanlar değil. Bunların yanı sıra bedenleriyle çalışan ve ülkenin temel ihtiyaçlarını karşılayan mavi yakalı işçiler de artık Türkiye’de yaşamak istemiyor. Ülkenin ustaları; Onlar elleriyle ülkeyi inşa eden, üreten ve ayakta tutan insanlardır. Onlar sayesinde yiyecek buluyoruz, barınıyoruz, ihtiyaçlarımız karşılanıyor. Yani bir nevi onlar sayesinde yaşıyoruz.

Son zamanlarda birçok mavi yakalı çalışan yurtdışına çıkma planları yaparken gerekli evraklar konusunda benden yardım istedi. Yurt dışına çıkabilmek için bazı sağlık belgeleri ve mesleki eğitim belgeleri gerekmektedir. Bu süreçte durumun farkına vardım. Bazıları yurt dışında çalışma yöntemlerini araştırırken birçoğu zaten temasa geçmiş durumda. Bazıları ise yurt dışında yaşamaya başlamış ve geleceklere kapıyı açmışlardı. Bu kişilerin hepsinin farklı hikayeleri var ama genel olarak Türkiye’de ekonomik koşulların zorlaştığı ve insanların kendilerini güvende hissetmedikleri yönünde bir tema var.

Bu durum, iyi bir eğitim almış olmasına rağmen Türkiye’de yaşamaktan keyif almayan, aynı duyguyu yaşayan, geçimini elleri ve bedeniyle çalışarak sağlayan insanlar için de geçerli. Aynı şekilde Türkiye dışında nasıl bir hayat sürebileceklerini, nasıl gelir elde edebileceklerini araştırıyorlar. Yurt dışına çıkmayı düşünenler daha önce bu adımı atmış olanların tecrübelerinden faydalanmaktadır. Daha önce birebir şartları olan çalışanlar yurt dışına gitti ve birçok şey yaşadı. Artık gidecek olanlar orada neler yaşayacaklarını biliyorlar. Türkiye’de kimsenin görmezden geldiği ve ciddiye almadığı bu ustalar ve işçiler, yurt dışında ihtiyaç duyulan ve beklenen insanlar haline geldi. Konut inşaatçıları, çatıcılar, tesisatçılar, aletçiler, elektrikçiler, kaynakçılar, arı kovanları, bahçıvanlar ve benzeri işleri yapanların bir kısmı yurt dışına çıkmaya hazırlanıyor.

HİKAYELERİ FARKLI AMA NEDENİ AYNI

Size bu süreçlerden geçen bazılarının hikayelerini anlatayım.

İçlerinden biri kırk yaşlarında, sıvacı. Lise birinci sınıftayken bir kez okulu bırakmak zorunda kaldı ve notları çok iyiydi. Daha sonra liseden mezun oldu. Ressam olmak istiyordu (çok güzel resimler çizdiğini söylüyor) ama ressam oldu. Çalışma hayatı boyunca birçok kez parasını kaybetmiş, müteahhitler tarafından dolandırılmıştır. Kardeşini iş kazasında kaybetti. Bu ona o kadar ağır geliyordu ki muhtemelen acıdan kansere yakalanmıştı. En son birkaç evrak işi için benden yardım istediğinde kanserden kurtulmuştu. Kuzeni kendisinden önce yurt dışına gitmişti ve ressamdı. Bütün şartlar hazır, gitmek için hazırlıkların çoğunu tamamladı. “Çok yorgunum, gidip dinlenmek istiyorum” diyor. Ne kadar yorgun olursa olsun çalışmaya gideceği ülkede dinlenmeyi planlıyor. Umarım her şey onun için kolay olur. Avrupa’ya gidiyor.

4 kişilik elektrikçi ekibi vardı. Birkaç ay sonra yurtdışına çıkıp hükümete oy vereceklerdi. Aslında ‘Her şeyden memnunuz’ diyorlardı. Ancak neden yurt dışına gitmek istediklerini sorduğumda “Daha fazla gelir elde etmek için” cevabını aldım. Doğudan İzmir’e gelerek çalışmalara başlamışlardı, şimdi de İzmir’den yurt dışına çıkmayı planlıyorlardı. Hayatları, ailelerini geçindirmek ve geçindirmek için günlük işlerde çalışarak geçmişti. Ailelerine maddi yardımda bulunmak, sevdiklerini açlığa mahkûm etmemek için rastladıkları her yerde çalıştılar. Avrupa’ya gitmeyi düşünüyorlardı.

Yirmili yaşlarında genç bir işçi vardı ve karısı hamileydi; onlar onların ilk çocuklarıydı. Tesisatçıydı ve teknik lise mezunuydu. Türkiye’de Ruslarla çalışıyordu ve Ruslar onun çalışmalarını beğeniyordu. Ona Rusya’ya gelmesini teklif ettiler ve o da kabul etti. Karısını annesinin yanına bırakıp yurt dışına gidecekti. Onun ilişkisi doğacak çocuğunun geleceğini güvence altına almaktı.

İki kaynakçı daha vardı, yurtdışından tanıdıkları onları çağırıyordu. Her ikisi de bu davete olumlu yanıt verdi. Bana yurtdışındaki kaynakçılara ustalık kazandıracak kadar para ödediklerini söylediler. Bu yaşta başka bir ülkede yaşamanın zor olacağının farkındaydılar ama çocuklarının geleceği için bu adımı atmaları gerektiğini düşünüyorlardı. Diğerlerinden daha yaşlıydılar ve ellili yaşlarında görünüyorlardı. O yaşlarda bile yurt dışına çıkmak onlara mantıklı geliyordu.

Bir temizlik işçisi, iki çocuğunun hayatını kolaylaştırmak için yurt dışına gitmek istiyordu. Bu kişinin siyasi geçmişi vardı ve sığınma başvurusunda bulunmayı planlıyordu. Onun kaygısı, çocuklarının daha rahat bir yaşam sürmesiydi. Tımarhanenin ne kadar zor olduğunu ve birkaç yıl boyunca çok zor şartlarda nasıl yaşayacağını anlattı. Ancak çocuklarının geleceği için yurtdışına gitmeyi düşünüyordu.

Yol bulamayan vasıfsız personel sığınma başvurusunda bulunuyor. Bildiğim kadarıyla kendi ülkelerindeki baskı veya zulümden kaçarak başka bir ülkede yaşamak isteyenler için sığınma başvurusu güçlü ve uzun bir süreci içeriyor. Başvuru sürecinde kamp veya benzeri yerlerde yaşamak zorundalar. Bütün bunlara rağmen mülteci olmayı isteyip bunu planlayanlar var. Bir diğer sistem ise evliliktir. Adını bile bilmediği ya da daha önce hiç tanımadığı kişilerle evlenmenin yollarını seçerek yurt dışına çıkmayı planlayanlar var.

EVLERİNİ VE AİLELERİNİ GERİDE BIRAKTILAR

Yurt dışına çıkma işi o kadar yaygınlaştı ki, büyük müteahhitlerin yurt dışından iş aldığını, uluslararası alanda projeler yürüttüğünü biliyoruz. Ancak küçük müteahhitler yurtdışında inşaat işi yapmanın yollarını arıyor. Ayrıca taşeronlar yurt dışında da kendi taşeronlarını kurma fırsatlarını araştırıyor. Ülkenin teknik altyapısı biliniyor, katma değeri yüksek işler üretmiyoruz. İnşaat bizim en iyi yaptığımız iş ve bu nedenle birçok kişi yurtdışına çıkıp orada inşaat projeleri yapmayı planlıyor. Hayatında analiz üretemeyenler yurt dışına çıkma hayalleri kurarlar.

Bu örneklerdeki insanlar daha iyi bir yaşam uğruna evlerini ve ailelerini geride bırakıyorlar. Yaşadıkları bölgelerdeki farklı kültürel ve sosyal ortamları uyumlaştırma zorunluluğuyla karşı karşıyadırlar. Ancak tüm zorluklara rağmen daha iyi ekonomik koşullar fırsatı bulacaklarına inanarak bu tür riskler alırlar.

Bu örnekler bana geçmişte Almanya’ya göç eden Türk gurbetçileri hatırlattı. Almanya’ya göç eden bu gurbetçiler yukarıda bahsedilen örnek olayları yaşadılar. Türkiye’nin kendilerine ve ailelerine yeterli güvenceyi sağlamadığını düşünerek Almanya gibi ülkelerde yeni bir hayat kurmayı tercih ettiler.

Beyaz yakalı çalışanların yurtdışına çıkışı genellikle daha kolaydır. Beyaz yakalı çalışanlar gittikleri ülkenin dilini biliyor ya da en azından İngilizce gibi ortak bir dil konuşabiliyorlar. Ayrıca birçoğu daha önce birkaç kez yurt dışına çıkmış ve yabancı ülkelerle deneyim sahibidir. Bu deneyimler daha hızlı uyumlanmayı kolaylaştırır. Ancak mavi yakalı çalışanlar için durum daha da zor. Çoğunlukla ilkokul mezunu olan mavi yakalılar birden fazla yabancı dil bilmemektedir. Bu nedenle temel temaslar bile onlar için zordur. Alışveriş yapmak, hastalık durumunda doktora gitmek gibi ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanacaklar.

Gelelim ülkenin mevcut durumuna; İşçilerin yurtdışına çıkıp ekonomik olarak kendilerini kurtarmaları oldukça yaygın bir eğilim haline geldi. Bu bireyler için gelecek bireysel olarak daha iyi görünebilir; Ancak Türkiye’nin genel ekonomik durumu açısından pek de olumlu bir tablo değil. Üretim sektöründe çalışan ve iş yapanlar için en büyük zorluk ekonomik krizdir. Ancak ikinci büyük sorun ise nitelikli personel eksikliğidir. Aslında teknolojik açıdan sıkıntılı olan Türkiye, uzun yıllardır ustadan çırağa bilgi aktarma geleneğiyle tecrübesini yeni nesillere aktarmıştır. Ancak ülkede usta sayısı azaldığı için bu transfer süreci giderek zorlaşıyor. Yeni usta adayları büyümüyor ve yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi bazıları yurt dışına çıkmayı seçiyor. İş bilen insanların derdine düşen ülke, bu şartlar altında daha çok sıkıntıya düşecektir.

GENÇLER TEKNİK İŞLERDE ÇALIŞMAK İSTEMİYOR

Gençlerin çoğu üniversite mezunu ya da en azından fiziki işlerde çalışmak istemiyorlar. Bu yüzden üstyapı çalışmalarından kaçınırlar. Masa başı işlerde çalışmayı tercih ediyorlar. Teknik liseden mezun olsalar bile teknik iş yapmak istemiyorlar. Türkiye’de mavi yakalı personel genellikle düşük statülü bir iş olarak algılanıyor. Bu nedenle ustalaşabilecekleri işlerde çalışmak yerine farklı kariyer yollarını tercih ediyorlar.

Türkiye aklını kaybederken ellerini de kaybediyor gibi görünüyor. Hem beyaz yakalılar hem de mavi yakalılar yurt dışına gidiyor, gitmeyi planlıyor, düşünüyor ya da yurt dışına çıkma koşullarını araştırıyor. Yurt dışına gidenler de orada çok fazla talep görüyor. Bakalım geri kalanlarla birlikte Türkiye’nin durumu ne olacak?

*A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu